Salgının dünya genelinde artmaya devam etmesi ve artış hızının da ilk dalganın üzerinde seyretmesi kısıtlamaları da beraberinde getirdi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan kısıtlamaları açıkladı. Piyasaların etkilenmeyeceği düşünüldüğü için haliyle alınan tedbirlere sert tepki de gelmedi. Bu süreçte vaka artışlarının ekonomiyi etkilemeyeceğinin düşüncesi endeks trendlerinin korunmasını sağladı. Fakat bu sürecin bu şekilde devam etmeyeceği aşikar.

Daha bir ay öncesine kadar her şey yolunda , ekonomi zirvede diyen yönetimin TL' nin dolar kuru karşısında değer kaybetmesi ile TL' deki kaybını durdurmak adına gecenin bir yarısı başkan değişikliğine gitmesi ilk adım oldu elbette ve bir nebze de olsa TL' nin değer kazanmasına olanak sağladı. Netice de para politikasındaki bu tutumun piyasayı ikna etmesiyle merkez bankasının yapacağı hamle de önem kazandı. Merkez bankasının gerçekleştireceği son yılların en kritik faiz toplantısı ile sadece hisse , döviz ya da altın fiyatları değil tükettiğimiz tüm ürünlerin fiyatlarını da bu toplantı belirleyecek. Dolayısıyla faiz artışı , beklentileri karşıladığı takdir de TL ' deki iyimserlik ivme kazanacak. Ancak belirlenen değerin altında bir faiz artışı söz konusu olursa o zaman da TL 'de negatif tepki yüksek olacak. Tabi şuan piyasadaki beklentiler çok geniş bir periyotta seyretmekte.

Son bir haftalık verilere ,mesajlara ve söylentilere baktığımızda beklentinin artış dolaylarında olacağı ki zaten piyasa bunu net fiyatlamayla göstermiş durumda. TCMB ve hazinenin yeni yönetimlerinin pozitif sinyaller vermesi ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları da olumlu beklentileri artırdı. Sonuç olarak tabiki tüm dengesizlikleri faiz artışı tek başına çözemeyecek tüm bunların yanında biran önce güven artırıcı yapısal reformlarında gündeme gelmesi aşikar.

Temennim alınacak kararların önümüzdeki dönem için bir başlangıç bir milat olması dileğiyle , kalın sağlıcakla …