Türkiye ekonomisi Kasım ayı başındaki ekonomi yönetimi değişikliği sonrası, ekonomi politikalarına ilişkin söylem değişikliği ve ortodoks politikalara dönüş sinyali ve de güçlenen fiyat istikrarı ve sıkı para politikası vurgusu, Türk finansal varlıklarına olan yatırımcı bakışında önemli bir iyileşmeyi beraberinde getirdi. Buna bağlı olarak, 2021 yılında ilk kez Kasım ayında aylık bazda yabancı sermaye girişleri yaşandı. 

Mevcut pozitif görünümün genel hatlarıyla korunması beklense de, önceki yıllarda oluşmuş negatif algı, özellikle kur tarafındaki iyileşmeleri (ve daha önemlisi ileriye dönük iyileşme beklentilerini) sınırlandırıyor. Bu da doğal olarak enflasyon ve büyüme konusundaki iyileşme beklentilerini baskılıyor. Buna göre, 2021 yılında da çift haneli enflasyon, potansiyelin altında büyüme ve ülkeye sermaye girişlerinin sınırlı kalması beklentileri öne çıkıyor. Biz kur tarafındaki gelişmelerin, makro görünümün ve enflasyon, büyüme, cari açık vs. gibi göstergelerin şekillenmesi için en belirleyici faktör olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Bu nedenle, 2020’nin son döneminde oluşan pozitif algılamayı pekiştirecek adımların atılması, öncelikle kur üzerinde etkili olarak, makro beklentilerde önemli iyileşmeleri beraberinde getirebilir. Bu durum aynı zamanda, Borsa İstanbul’un uzun yıllardır süregelen negatif ayrışmasının tersine dönmesinde de en önemli etken olacaktır.

Özetle, Kasım ayı başından beri yaşanan piyasa fiyatlaması, kalıcı bir şekilde doğru adımlar atıldığı taktirde piyasa fiyatlamalarının hangi noktalara gidebileceğinin de önemli bir göstergesi oldu. Ekonomide doğru adımların atılmasına paralel olarak, piyasa da ileriye dönük makro beklentilerini olumlu yönde güncelleyebilir. Bunun tersine, ekonomi politikalarında önceki yıllara göre herhangi bir değişim (iyileşme) olmayacağı

algısının güçlenmesi ise, makro beklentilerde önemli bozulmalara yol açabilir.